28 Aralık 2009 Pazartesi
11 Aralık 2009 Cuma
Onlar - Nazım Hikmet
Onlar ki
toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
ve yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
Onlar ki uyup hainin iğvasına
sancakları elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice mürtede hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
Demir,
kömür
ve şeker
ve kırmızı bakır
ve mensucat
ve sevda ve zulüm ve hayat
ve bilcümle sanayi kollarının
ve gökyüzü
ve sahra
ve mavi okyanus
ve kederli nehir yollarının
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir şafak vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarından
onlar ağır ellerini toprağa basıp
doğruldukları zaman.
En bilgin aynalara
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
Asırlardır onlar yendi, onlar yenildi.
Çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için:
Zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri
yoktur,
denildi.
Nazım HİKMET
7 Aralık 2009 Pazartesi
partizan - grup yorum
uçsuz bucaksız gökyüzünün
boşluğuna savrulmuş bir yağmur damlacığı
tek insan neye yarar
azgınca uğuldayan fırtınalar altında
dayanınca bağrına kanlı elleri yeryüzünün?
tek insan ne yapabilir sinip gizlenmekten başka?
yaşayan en yüce güç, en aşılmaz barikat
halkın örgütüdür
tıpkı bir okyanus gibi; kurumayan
örs gibi, çekiç gibi; şekil veren demire
kabaran dalgalarla karşılayan; uğuldayan rüzgarı
halkın örgütüdür
gücü güce ulanır, yükselir
derinleşir, arınır, dayanıklanır
denizde bir damla olunca insan
al ve savur benim de yüreğimi
ufkuna kat, ateşlendir, şekil ver bakışlarıma
beni yalçın güzelliklerle kuşandır
sarsılmaz yiğitliklerle donat
sevgimi yenilmez, evincimi ulaşılmaz kıl düşmana
öfkemi bile, gürleştir
bilgimi rüzgarınla aydınlat
örgütüm al beni halkımla yeniden yarat
kıtlıkta ve soğuklarda şehirde tarlalarda
lenin'in işaretiyle ayaklandı partizan
beyazların elinde kalan son kıyıya varmak için
dağlardan ve ovalardan ilerledi partizan
kan ve can bedeli bu zafer dokuzyüzonyedilerde
karlarda ve fırtınada sovyeti kurtardılar
beyaz ordu'yu yenerek ezerek atamanları
bitirdiler bu savaşı denizin kıyısında
şiir: nihat behram
söz: t. atourov
müzik: s. alimov
5 Aralık 2009 Cumartesi
Çember - söz: Murathan Mungan (Kezban’ın Ayrılık Şarkısı) müzik: Selim ATAKAN
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim
Her aksam böyle içip, kederlenip
Mutsuz olacaksın
Meyhane masalarında kahrolacaksın
Şiirlerle, şarkılarla
Kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken kafan dışındaysa
Mapushane Düşünceleri - Şiir: A. KADİR Müzik: Nadir GÖKTÜRK
Hep yürürüm durmam
Benimle beraber yürür gökyüzü, toprak
Özgürlük benimle beraber
Gökyüzü, toprak ve özgürlük ne güzel şeyler
Hani bir dışarda olsam
Belki günlerce uyumam.
Çav Bella
Çav Bella Çav Bella
Çav Bella Çav, çav, çav
Elleri bağlanmış bulduğum yurdumun
Her yanı işgal altında
Sen ey partizan beni de götür
Çav bella çav
Beni de götür dağlarınıza
Dayanamam tutsaklığa
Eğer ölürsem ben partizanca
Çav bella çav
Sen gömmelisin ellerinle beni
Ellerinle toprağına
Güneş doğacak açacak çiçek
Çav bella çav
Gelip geçenler diyecek merhaba
Merhaba ey güzel çiçek
Vazgeçtim Bu Dünyadan - William Shakespeare çeviri: Can Yücel
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemene,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.